Merhaba veya ben ne yapmak istiyorum?

Merhaba

Bu blogda sizlerle yaklaşık 30 yıla varan akademik hayatım boyunca daha çok eğitim ve çocuk üzerine ve başka birçok konuda edindiğim bilgi, deneyim ve alternatif önerilerimi paylaşacağım. Ama daha çok da eleştireceğim. 

Amacım, Türkiye'de ve de dünyada derin bir kriz yaşayan kültür, eğitim ve çocuk yetiştirme üzerine anne-babalara başta olmak üzere, öğretmenlere, öğrencilere, genç akademisyenlere ve çeşitli kesimlerden insanlara eğitimin bir görev, zorunluluk, iş, bir yerlere tırmanmanın aracı değil, keyifli bir meşgale konusu olduğunu göstermek.  Bunun böyle olması gerektiğini iddia etmek.     

Eğitim nasıl keyifli hale getirebilir? Ya da hayat nasıl yaşanılabilir kılınabilir?

Temel sorum bu.

Keyiften kastım, öğrenirken zevk almaktır.

Öğretim yerine eğitim.

Zil yerine teneffüs

Öğrenci yerine öğrenen.

Müfredat yerine yaratıcılık.

Liste uzatılabilir. Bu blogda beklenmedik, atipik, eleştirel bilgi, değer ve deneyimler okuyacaksınız.

Asıl derdim, eleştirirken alternatifini de önermek.

Keyifli eğitimin merkezinde ne öğrenci var ne de öğretmen. Her şeyin ne başı eğitim ne de sonu. Ama bir biçimde hep eğitimin içindeyiz. Okurken, yazarken, düşünürken, davranırken, üretirken, eğlenirken, hikayeler uydururken birbirimizi etkilemeye çalışırız.

Keyif alır mıyız yaptıklarımızdan? Yoksa bir görev, rutin bir alışkanlık, otomatik bir davranış olarak mı yaparız?

Keyifli eğitim, dertsiz, yarışmasız, rekabetsiz, ayrıcalıksız, dayatmasız, otoriter karşıtı bir eğitimdir. 

Baskı, sömürü, ayrımcılık, ezme, aşağılama dünyasında çıkış neresi, çare nerede, aydınlık yakın mı?  

Gelin bana katılın ve yeni, keyifli bir yolculuğa çıkalım.  





  

Yorumlar