"Her şey çok güzel olacak" sloganı ve İmamoğlu

Kemal İnal- 31 Mart yerel seçimlerinde küçük, güler yüzlü bir erkek çocuk seçim otobüsüne yaklaşır ve  İmamoğlu'na şöyle seslenir: "Ekrem abi, her şey çok güzel olacak". Kaç gündür bu sözü konuşuyoruz. Hala dolaşımda. Muhalefetin bir koduna dönüştü sanki. Şifre gibi çalışıyor. "Kahrolsun..." türü negatif bir slogan değil. Kimseyi hedef almıyor. Sadece pozitif bir atmosfer yaratıyor. Bir beklentiyi içeriyor aslında. Umut adına bir şey diliyor. Bu slogan, sanki tüm muhalif kesimlerin ihtiyaç duyduğu bir şemsiye gibi oldu. Herkes onun altında toplanıyor. Herkes başkalarını bu sloganı benimsemeye çağırıyor. Slogan çatı gibi ama geniş. Altında iyi şeyler hisseden ve düşünen herkese yer var: Sanatçılar, iş insanları, öğrenciler, ev kadınları, emekliler... Gezi olaylarında iktidar göstericileri damgalamıştı. Onlara "çapulcu" demişti. Göstericiler de, sokağın şenlikli muhalefeti içinde bu terimi alıp anında dönüştürmüştü: "Hepimiz çapulcuyuz." Çapulcu, eylemciydi. Sokakta polisle pek çok kez karşı karşıya gelen bir militanlığı da vardı. Hatta terim İngilizceye bile güya yeni kelime olarak kazandırılmıştı: Çapuling  

"Her şey çok güzel olacak"ta başka bir şey var. Slogan, düşünce özetidir. Pek çok mesajı birkaç kelimede verebilmektedir. Çok uzun boylu konuşacak durumumuz yoksa, sloganlara sığınırız. Biz sloganda var oluruz, slogan bizimle ses kazanır.  Kısadır, akılda çabuk kalır ve hedefi de nettir. Slogan, simgesel sözdür. Neyi simgelediği bazen açık olmayabilir ama asıl gücü de budur. "Her şey çok güzel olacak" sloganındaki "her şey"in içine istediğiniz her şeyi koyabilirsiniz. "Güzel olacak" ifadesi, geleceğe yönelik bir mesajdır. Ama o geleceği bugünden kuracağız, bize hazır gelmeyecek. Bu sloganın bence en güzel tarafı, somut bir kişiye, küçük bir çocuğa ait olmasıdır. Bir çocuk bile sorunların farkında ve yetişkinlere umut veriyor. Çocuk, Ekrem "abi"si ile diyalog kurarken onu sevdiğini jest ve mimikleriyle belli ediyor. Aslında çocuk ve İmamoğlu, ikisi de güler yüzlü; ötekileştirmeye, ayrımcılığa, rant ve talana karşı, şu dünyada iyi ve güzel şeyler olsun isteyen iki insan, abi ve kardeş...

Peki, bizler İstanbul ve tüm Türkiye'de bu sloganı nasıl daha etkili kullanabiliriz? Birbirimizi anlamada, motive etmede ve yönlendirmede iş görüyor bu slogan. Peki oylarına talip olduğumuz AKP'liler? Bu slogan onları da bizim gibi etkileyebilir mi? Etkilemesi için ne yapmalı?

Doğru, sadece bir slogan seçim kazandırmaz. Seçimlerin kazanılması ciddi bir kadro çalışmasını, ama öncelikle planlamayı gerektirir. Bütün seçmenler aynı kalıba sahip değil. Aynı kategori altında toplanamaz. Cinsiyet, yaş, kültür, eğitim düzeyi, beklenti, tutum vb açısından seçmenler çok farklıdır. Ama her seçmene özel politikanız olsa da çok ayrıntıya giremezsiniz. Kısaltma, özet ve kategorilendirme şart. Bir siyasi parti seçim politikasını oluştururken pek çok başlık açar. Seçim bildirgesinde her alana değinmeye çalışır. Sorun şu ki, Türkiye gibi ülkelerde uzmanlar, politikacılar, gazeteciler vb dışında çok az insan seçim bildirgelerini okuyup ona göre karar veya oy verir. Oy verirken seçmen, en çok liderden etkilenir. Dava, ideoloji, siyasal kimlik sonradan gelir. Ya da bunlar lidere göre yeniden üretilir veya gözden geçirilir. Fakat liderleri de aşan şeyler vardır. Slogan gibi. "Yeter, söz milletin" sloganı DP'ye seçim kazandırmada etkili olmuş olabilir. "Toprak işleyenin, su kullananın" sloganı ile CHP'nin 1975 seçimlerindeki başarısı arasında bir pozitif ilişki kurulabilir. Erdal İnönü, 1987 seçimlerinde "limon gibi sıkılmayın" diyerek büyük bir popülerlik (tanınma) yakalamıştı. "Her şey çok güzel olacak" sloganı da böyle olabilir.

Fakat bir slogan, söz halinden çıkıp maddileştirilmelidir. Maddileştirmeden kastım, sloganın çeşitli materyaller (tişört, oyuncak, afiş vb.) üzerine işlenmesi değil sadece. Bu slogan, bir atmosfer haline getirilmelidir. Memleketin havası ağır; kutuplaştırma halkı ortadan ikiye böldü ve yordu. Aynı şemsiye altında yeniden birlik olma zamanı. Sorunlarımız çok ve ağır. Ekonomik kriz herkesi vuruyor. Dış dünyadaki imajımız neredeyse sıfır. Kimse bize güvenmiyor. Başka ülkelere göre dışarıdan daha pahalı (faizi yüksek) kredi alabiliyoruz. Güneyimizde savaş var. ABD-İran arasındaki sorunlar en çok bizi etkiliyor. Kasamız boş. Bütün devlet kurumları çürümüş durumda. AKP iktidarına kimse güven duymuyor. Bu şartlar altında elbette bir slogan ile sorunlar çözülmez. Ama bir slogan, bizi bir araya getirme gücüne sahiptir. Etnik kimlik, sınıf konumu, cinsiyet vb nasıl pek çok insanı bir araya getirebiliyorsa, slogan da aynısını yapabilir. Bu sloganı, kutuplaştırmaya karşı bir güç olarak kullanmamız lazım. AKP'lilerin büyük bir kısmı sorunların ne derece ciddi olduğunun farkında değil çünkü bizim izlediğimiz medyayı izlemiyorlar. AKP, onların özgürce düşünmemesi için her önlemi almış durumda. Aynı sorunları yaşıyoruz ama onlara göre sorunların kaynağı, hükümet değil, muhalefet. Olanların sorumlusunun hükümet olduğunu nasıl anlatabiliriz. İşte burada, hani "tatlı dil yılanı bile deliğinden çıkarırmış" meselesinde olduğu gibi, onlara karşı pozitif bir dil kullanarak. O yüzden, "her şey çok güzel olacak" sloganını onlar için de kullanabiliriz. Bu slogan, geleceğe yönelik bir umut. İyimserlik taşıyor. Herkes daha güzel bir gelecek istiyor, bekliyor. İşte bu geleceği ancak bizim onlara verebileceğimizi söyleyebilmemiz lazım.                   

























  

Yorumlar